Sık söylenen bir deyişe göre "Yalnızlık Allah'a mahsustur." Aynısı Yeni Gıda sektöründeki farklı oyuncular için de geçerli. Fermantasyonla üretilen yeni bileşenleri pazara sunmak için birçok farklı becerinin ve bakış açısının bir arada olması gerekiyor. "Kimse tek başına başaramaz", bu duruma oldukça uygun bir gerçek. Bu nedenle girişimciler, inkübatörler, gıda üreticileri, ekipman tedarikçileri ve gıda üretimi uzmanları ile akademik kurumlar artık farklı iş birliklerinde bir araya geliyor. Bu ağın bir amacı var: Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, bu ürünlere derin ve gerçek bir ihtiyaç duyuluyor, bizim de Yeni Gıda’nın ne olduğunu en iyi şekilde anlatabilmemiz gerekiyor. Elbette bu aslında pazarlamanın bir konusu, ancak kapsamı bireysel tüketicilerle sınırlı kalmıyor. Esas itibarıyla, dünyanın beslenmesine yönelik yeni yöntemler bulmayı kapsıyor.
İsveçli bir inkübatör ve gıda şirketlerine yönelik bir bilim merkezi olan KrinovaFOOD'un Başkanı Hannes van Lunteren "Gıda değer zincirinin tamamını gözlediğimizde biyokütle ve hassas fermantasyon teknolojilerinin sürdürülebilir gıda endüstrisinin gerekli parçaları olduğunu görüyoruz." diyor.
Bu teknolojiler, potansiyellerine çok fazla katkıda bulunan özelliklere sahip malzemeler üretmeyi mümkün kılıyor.
İsrailli gıda inkübatörü Fresh Start'ın CEO'su Noga Sela Shalev, "Hassas fermantasyon, bildiğimiz bileşenlerin doğala yakın, hatta iyileştirilmiş bir biçimini oluşturma olanağı açısından eşsizdir. Bu benzerlik, hem mevzuat hem de sektör entegrasyonu açısından önemlidir." diye ekliyor.
Fresh Start'ın desteklediği ve ortak olarak geliştirdiği girişimlerden biri Eggmented Reality'dir. Analitik kimya, fermantasyon ve protein sentezi alanında uzmanlaşan Eggmented Reality, 2022 yılında kuruldu ve şu anda ölçeklendirme sürecinde olduğu ilk ürünü üzerinde çalışıyor: yumurta ve metil selüloza işlevsel bir alternatif.
Eggmented Reality'nin CEO'su ve kurucu ortağı Jon Rathauser, "Hayvansal proteinleri kopyalayıp yalnızca elde edildiği kaynağı değiştirmeye çalışmak yerine, başka bir konuya odaklanıyoruz: Gıda sektöründe neden yumurta ya da süt ürünleri proteinlerine ihtiyaç duyuluyor? Bunların besinsel işlevi nedir ve bu işlev için tavuk mu yoksa inek mi en iyi kaynaktır? Artık teknolojiyi kullanarak belirli işlevlerin en iyi kaynağını belirleyebiliyor ve daha sonra hassas fermantasyon kullanarak bu ürünü üretebiliyoruz. Bir gıda üreticisi belirli bir uygulamanın koşulları (pH, sıcaklık, alerjenlik endeksi) gibi teknik gereksinimleri de belirleyebilir ve biz de istenen gereksinimlere uygun çözümleri saptayıp üretebiliriz." diyor.
Hayvansal bazlı proteinlerin kopyasının türetilmesi ve bir dereceye kadar değiştirilmesi; bu, karbon emisyonlarını azaltmak için gereken protein değişimine yönelik somut bir örnektir. Ve bu değişim şimdi gerçekleşme aşamasında. Ancak, acaba iklim durumunun aciliyeti ve dünyanın artan nüfusu göz önüne alındığında yeteri kadar hızlı gerçekleşiyor mu?1
"Her şey hızla ilerliyor." diyor Tetra Pak® Proses Geliştirme Direktörü Micael Simonsson ve ekliyor: "Ancak bu alandaki hiçbir oyuncu her şeyi bilmiyor. Biz, insanları birbirine bağlayan ve bu alandaki tüm oyuncuların büyümesine yardımcı olan elçiler olarak hareket ediyoruz. Bu alanda hala öğrenmemiz gereken çok fazla şey olduğunu biliyoruz ancak aynı zamanda sektörel bir ölçekte gıda prosesi, gıda güvenliği, küresel gıda üreticileriyle bağlantılar gibi pek çok konu hakkında bildiğimiz her şeyi paylaşmamız gerektiğinin de farkındayız."
Talep patlaması yaşamaya yatkın bir pazarda büyük bir büyüme potansiyeli görünüyor ve yeni çözümleri ölçeklendirmek için çalışan birçok kurum bulunuyor. Öte yandan, oyuncuların rollerinin henüz oturmadığı olgunlaşmamış bir segmentte, pazar liderliği için kıyasıya bir rekabet ortamının yaşanması da mantıklı bir sonuç olamaz mı?
Micael Simonsson, "Elbette kimse ticari sırlarını paylaşmak istemez. Ama, acaba yarın kim en çok bilgiye sahip olacak? Bunu şu anda bilemeyiz. Bu da iş birliği yapmamız gerektiğini gösteriyor. Ayak uydurmak için ihtiyacımız olan tek şey birlikte çalışmak. Birçok girişimci üniversitelerden çıkıyor, dolayısıyla daha en başından birbirlerinden öğrenme konusunda doğal bir bağları var. Bu girişimcileri destekleyen hızlandırıcılar ve inkübatörler de iş birliğine odaklanıyor. Ve her şeyden önce, sürdürülebilirlik bakış açısı da önemli. Artan nüfus büyük bir zorluk oluşturuyor. Açıkçası bekleyecek zaman yok. Gelecekteki nesillerin sürdürülebilir, güvenli ve besleyici gıdaya erişimini sağlamak için birlikte çalışmamız gerekiyor." diyor.
Doğru, ağ oluşturmak bir inkübatörün faaliyetlerinin merkezinde yer alıyor. Heidi Høy, ülkedeki gıda ve biyolojik kaynaklara yönelik değer zincirinin yenilikçilik gücünü güçlendirme misyonuna sahip bir grup şirketi olan Food & Bio Cluster Denmark'ta Yenilik Müdürü olarak görev yapıyor. Høy, şunları söylüyor:
"Endüstriye özgü kamu ve özel sektör aktörlerini birbirleriyle buluşturuyoruz. Örneğin yenilikçi bir fermantasyon girişimcisinin, ihtiyaç fazlası sebzelerle nasıl başa çıkacağını bilmeyen sera üreticileriyle bağlantı kurmasını sağlayabiliyoruz. Ayrıca şirketlerin yeşil proteinler gibi özel ortak ilgi alanlarına sahip girişimcilerle, küçük ve orta ölçekli şirketlerle ve bilim insanlarıyla bir araya geldiği profesyonel ağlar oluşturuyoruz."
KrinovaFOOD Başkanı Hannes van Lunteren da şunları söylüyor: "Girişimciler genellikle yeni çözümler ve fikirler söz konusu olduğunda radikal bir yaklaşım sergiliyor. Bizim işimiz ise bu girişimci şirketlerin ilerlemesine yardımcı olmak. Sorular sorarız, koçluk yaparız ve aradıkları cevabı bulmaya çalışırız."
Bir birlik oluşturmanın avantajları girişimciler tarafından da kabul ediliyor. Bu örneklerden birini, mikoprotein üretmek üzere teknolojiler geliştiren Litvanya merkezli bir girişimci olan BioGNR oluşturuyor. Akademi dünyasına demir attılar: BioGNR, başlangıçtan itibaren Vilnus Üniversitesi ve diğer birçok Avrupalı kuruluşla iş birliği yaptı. Ayrıca bir kuluçka merkezinde üç ay geçirdiler ve bu da onlara bir dizi bağlantı, iyi uygulama ve mali destek sağladı. Kavram kanıtlama aşamasını artık tamamladılar, şu anda optimizasyon üzerinde çalışıyor ve operasyonlarının ölçeğini büyütüyorlar. İş Geliştirme Müdürü Ugnė Butvilaitė açıklıyor:
"Bir girişimci olduğunuzda, teknolojiyi optimize etmek ve ürünü tüketici ihtiyaçlarına uyarlamak için teknoloji geliştirmenin sonraki aşamalarına daha fazla iş ortağını dahil etmeniz gerekiyor. Şu anda gıda bileşenleri ve nihai uygulamalar alanında 14 yıllık deneyime sahip olan iş ortağımızla yoğun bir iş birliği içindeyiz. Uygulama merkezlerinde prototiplerimizin her birini test ediyor ve uzmanlarından sıradaki geliştirme adımlarımızda nelerin iyileştirilmesi gerektiği ile ilgili geri bildirim alıyoruz."
Eggmented Reality, işlerini ileriye taşımak için iş birliği yapmanın temel bir adım olduğunu düşünüyor.
Jon Rathauser, "Hassas fermantasyon şirketleri, karmaşık girişimlerdir. Biyolojik teknoloji özellikleri sizlere bileşeninizi üretmek için ihtiyaç duyduğunuz beceriyi sağlar ancak bu durum sizi yalnızca gerekli gıda bilimi çalışmalarının başlangıcına taşır. Küçük şirketler tüm bu işlevleri tek başına gerçekleştiremez. Değer zincirinin diğer alanlarında önemli uzmanlıklara sahip şirketlerle iş birliği yapmak ve iş birliklerimizi olabildiğince yakın tutmak istiyoruz." diyor.
Ufuk tamamen açık mı? Gelişmeler çığır açıcı olsa da, bu girişimlerin karmaşıklığı, hızın - daha doğrusu bazen yeterince hız olmamasının - hala en büyük zorluklardan biri olduğu anlamına geliyor. Noga Sela Shalev, bu alanda iyileştirme yapılabileceğini düşünüyor.
"Daha hızlı çalışmamız gerekiyor. Tekrar görüşene kadar arada geçen bir aylık bir süre oldukça uzun bir süre. Bunun çözümlerinden biri, önemli iş, üretim ve Ar-Ge birimlerinde, görevleri mümkün olan en kısa sürede Yap/Yapma seviyesinde destekleyebilecek yenilik temsilcileri olabilir. Önemli olan, ölçeklenebilirliği hızlandırmak ve toplu üretimde hassas fermantasyondan yararlanmak için gereken maliyet tasarrufuna ulaşmaktır. Bu alanda hala kapanması gereken büyük açıklar var."
Hannes van Lunteren, nihai tüketicinin bakış açısından da söz ediyor. "Yeni proteinler şu anda gündemimizde ilk sıralarda. Olabildiğince düşük çevresel etkiye sahip gıdalar tüketmek birçok tüketici için oldukça önemli, ama aynı zamanda bu bir besin değeri ve aroma meselesi. Proteinler yararlı ve besleyici olmalıdır, ama sonuçta tatları da iyi olmalıdır."
Yine de gidilecek yolla ilgili büyük şüpheler yok. Başarı, birlikte çalışarak elde edilebilir.
Food &Bio Cluster Denmark'tan Heidi Høy, "Birbirimizin proseslerine dahil olmalıyız. Ortak zorlukların üstesinden gelmenin tek yolunun daha fazla iş birliği olduğundan şüphe duymadan engelleri aşıp, fırsatlar ortaya çıktığında onlara ulaşmalıyız. Her girişim ilk denemede meyve vermese bile bunu yapmaya devam etmek gerekir." diyor.
KrinovaFOOD'daki İsveçli iş arkadaşı, kişisel bağlantıların değerini vurguluyor.
Hannes van Lunteren, "Proseslere, iş modellerine ve yapıya ihtiyaç duyduğumuzu söylememe gerek yok. Karşılıklı fayda modellerini temel alarak tüm değer zinciri boyunca birlikte çalışmamız gerekiyor. Ancak sosyal bakış açısı da çok önemli. Her şey insanlara bağlı. Kişisel bağlantılar büyük önem taşıyor." diye belirtiyor.
Tetra Pak Proses Geliştirme Direktörü Micael Simonsson ise şunları ekliyor: "İyi iş birliği ile yapılan bir ölçeklendirme, uzun vadede işletmeyi ticari olarak yaşayabilir hale getirir. Ayrıca sektördeki yerleşik büyük oyuncuların başka çözümler bulmaları, çevresel etkilerini azaltmaları ve geleceğe geçiş yapmaları da önem taşıyor. İnsanları birbirine bağlıyor ve onları destekliyoruz; herkesin kendisi için en iyi çözümü bulmasına yardımcı oluyoruz."
1: Population Reference Bureau (PRB) tarafından yayımlanan 2020 Dünya Nüfusu Verilerine göre dünya nüfusunun 2050 itibarıyla 10 milyara ulaşması bekleniyor.
Kaynak: https://sdg.iisd.org/news/world-population-to-reach-9-9-billion-by-2050/