Ofis, sadece çalışmak için bir yer değildir. İnsanların ihtiyaçlarını ön planda tutan, özenle tasarlanmış bir çalışma ortamı, çalışanların üretkenliği, refahı ve bağlılığı üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. İyi ofis tasarımı, çevreye olan etkimizi azaltmak, malzemeleri sorumlu bir şekilde kullanmak ve atıkları en aza indirmekle de ilgilidir. Kendi ofis alanlarımızdan birçoğu, çalışanlarımıza ilham veren ve onları destekleyen çalışma alanlarında, işlevsellik ve sürdürülebilirliği bir araya getirme konusundaki kararlılığımızı yansıtarak Londra Tasarım Ödülleri 2024, İç Tasarım - Ofisler kategorisinde ödül kazandı.
Esneklik, insanların gelişebileceği çalışma alanları yaratmanın anahtarını oluşturuyor. Kanıtlar, bilişsel bölgelemenin (farklı çalışma aktivitelerine uygun olarak tasarlanmış belirli alanlar) odaklanmayı ve üretkenliği artırmaya yardımcı olabileceğini gösteriyor. Environmental Psychology Dergisi’nde yayınlanan bir araştırma, konsantrasyon gerektiren görevleri yerine getirirken, daha “aktif bölgelerden” uzak, sessiz alanlara erişimi olan kişilerin performanslarının %22 daha yüksek olduğunu ortaya koydu.
Pekin ve Varşova’daki yeni ofislerimizde, insanlara bağlantı kurabilme, ilham alabilme, enerji dolu hissedebilme, iş birliği yapabilme ve konsantre olabilme imkanı sunan, özel olarak tasarlanmış ortamlar yaratmak için yüksek ve düşük uyaranlı alanlar bir arada yer alıyor. Katlanabilir duvarlar; büyük toplantılar ve etkinlikler için alanların genişletilmesini veya bire bir görüşmeler ya da küçük gruplar için daha küçük ve samimi hale getirilmesini sağlarken, oturarak/ayakta çalışma alanları ise sağlık konusunda çeşitli faydalar sunuyor ve çalışanların gün boyunca değişen ihtiyaçlarına göre pozisyonlarını değiştirebilmesine olanak tanıyor.
İyi tasarım, çeşitli ihtiyaç ve tercihleri karşılayabilen, tüm çalışanların kendilerini rahat hissedip en iyi performanslarını sergileyebilecekleri kapsayıcı çalışma alanları yaratmada da önemli bir rol oynuyor.
İnsanların pratik ihtiyaçlarını (örneğin, fiziksel engelli kişiler için rampalar ve genişletilmiş kapılar, ibadet odaları veya emziren anneler için alanlar) karşılamayı dikkate almanın yanı sıra, tasarım ve görsel imgeler de aidiyet duygusunun oluşmasında rol oynayabiliyor. Fas'ın Kazablanka şehrindeki ofisimizde, yerel tasarım ekipleriyle yakın iş birliği içinde çalışarak, geleneksel çiniler ve yerel sanatçıların eserleriyle ofise kendine özgü bir görünüm ve atmosfer kazandırdık. Böylece ofisimiz, çevresindeki topluluk ve insanlarla bütünleşti. Varşova'da, sokak cephelerinden ve şehrin ikonik terrakota çatı kiremitlerinden ilham alan renklerin karışımı, mekana kendine özgü bir yerel estetik katıyor. Bu tür tasarım özellikleri, bir şirketin değerlerini ve çeşitliliğe olan bağlılığını dışa yansıtmasına yardımcı oluyor. Bu da, yetenekli çalışanları çekmek ve elde tutmak üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğu kanıtlanmış bir unsur oluşturuyor.
Ofislerimiz, yerellik hissini korurken kendini evdeymiş gibi hissettirmek üzere tasarlanıyor. Dünyanın neresinde olursanız olun, ofislerimiz size hem tanıdık hem de benzersiz bir yerel atmosfer sunuyor. Tutarlı bir tasarım dili, mekanlarımızı birbirine bağlayarak ortak değerlerimizi ve marka kimliğimizi sessizce pekiştiriyor.
İnsan odaklı ofis tasarımının bir diğer önemli yönünü ise biyofilik unsurlar, yani insanların dış dünyayla daha bağlantılı hissetmelerini sağlayan özellikler oluşturuyor. Bunların başında doğal ışık geliyor. Stanford Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, doğal ışığın, ahşap gibi doğal malzemelerin kullanımı benzeri diğer özelliklerde de olduğu şekilde, iyi hissetme üzerinde “istatistiksel olarak önemli” bir etkisi olduğunu gösterdi. Başka bir araştırma ise kan basıncının düşmesi ve ruh halinin iyileşmesi gibi sağlık yararlarına işaret ediyor.
Bitki kullanımı da daha sıcak ve daha sağlıklı bir ortam yaratmanın etkili bir yolunu sunuyor. Uzun faydalar listesi kapsamında, stresin azaltılması ve hastalık nedeniyle işe gelmeme oranının düşürülmesinin yanı sıra gürültü seviyelerinin azaltılması ve yaratıcılığın teşvik edilmesi yer alıyor. Bitkiler ayrıca klimalı alanlarda CO2 seviyelerini %10’a kadar azaltarak hava kalitesini iyileştirmeye yardımcı oluyor. Tüm bu faktörler, Brüksel'in Groot-Bijgaarden semtindeki ofisimizin tasarımında etkili oldu. Ofisimiz, bol yeşillik ve doğal ışıkla donatıldı.
Belki de en önemlisi, özenle tasarlanmış ofisler sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada da ilerleme sağlayabilir. Tüm yeni binalarımızın, dünyanın en yaygın kullanılan yeşil bina derecelendirme sistemi olan Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik (LEED-Leadership in Energy and Environmental Design) tarafından belirlenen standartları karşılamasını sağlamak ve sahip olduğumuz binalarda net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için çalışıyoruz.
Örneğin Groot-Bijgaarden ofisimizdeki sandalyeler, ekranlar ve saksıların hepsi, kullanılmış içecek kartonlarından elde edilen poliAl malzemeden üretildi. Genel olarak, ofis önümüzdeki 10 yıl içinde karbon emisyonlarını 396 ton azaltmayı hedefliyor. Bu, bir yıl boyunca 94 arabanın trafikten çekilmesine eşdeğer bir rakam. Ayrıca enerji tüketimini de yarı yarıya azaltmayı hedefliyor. Varşova’daki ofis duvarlarında kullanılan paneller ise yeniden kullanılan poliAl malzemeyle 3D baskıyla elde edildi.